DÜNYA TÜRKİYE

İnovasyon, İçerdiği Anlam İtibarıyla Kendi Öz Malımız ve Öz Değerimizdir

turkiye-ihracatcilar-meclisi-tim-inovasyon-haber-istanbul-4

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen 5. Türkiye İnovasyon Haftası etkinliğinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsanlık tarihi sürekli yeniliğin peşinde koşmanın, daha iyiyi, güzeli, faydalıyı aramanın tarihidir. Bu anlamda inovasyonun tarihi, insanlığın tarihiyle eşittir” dedi.

Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İnovalig Ödülleri’ni kazanan kişileri, kuruluşları, firmaları tebrik ederek, ilk yıl 460 firma, geçen yıl 488 firmanın katıldığı İnovalig’e bu yıl 761 firmanın başvurmasının önemli bir gösterge olduğunu kaydetti.

Projeyle ülkeye çok ciddi bir fikri sermaye akışının sağlandığına inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl başlayan İnovasyon Odaklı Mentörlük Projesi’nde yer alan 34 mentöre ve 44 firmaya başarılar diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 Türkiye İnovasyon Stratejisi Çalışmasının eylem planının hazırlanmasının da sevindirici bir gelişme olduğunu aktardı.

“İNSAN KENDİSİNE ÇİZİLEN SINIRLAR DAHİLİNDE SÜREKLİ BİR ARAYIŞ İÇİNDEDİR”

İnsanlık tarihinin bir anlamda sürekli yeniliğin peşinde koşmanın, daha iyiyi, güzeli, faydalıyı aramanın tarihi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, inovasyonun insanlığın tarihiyle eşit olduğunu kaydetti.

Mesele inanç açısından bakıldığında, mükemmel olanın sadece yüce yaratıcı olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsanın mücadelesi ise ona layık olabilme, ona yaklaşabilme mücadelesidir. Yaratmak elbette sadece Allah’a mahsustur. Bize düşen ise kendi kabiliyetimiz çerçevesinde çalışmak, elimizden gelen gayreti ortaya koymak ve en iyisini elde etmeyi ummaktır. Bu çerçevede insan kendisine çizilen sınırlar dahilinde sürekli bir arayış içindedir. İşte bu anlayışla İslam medeniyetinin 7. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar süren parlak döneminde her alanda bitmek bilmez bir iştiyakla araştırmalar yapılmış, ortaya çok önemli ürünler konmuştur. Bu çalışmalar insanlığın bugün sahip olduğu birikimin altyapısını oluşturuyor. Söylemek istediğim şudur; inovasyon, her ne kadar kavram olarak bize dışarıdan gelmiş olsa da içerdiği anlam itibarıyla kendi öz malımızdır, öz değerimizdir” dedi.

“ÜZERİMİZDEKİ YÜK, SORUMLULUK AĞIRDIR AMA BİR O KADAR DA ŞEREFLİDİR”

“Yitik, kaybedildiği yerde aranır” sözünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Madem ki medeniyetimizin öncü rolünü bu coğrafyada kaybettik, öyleyse bulmanın arayışlarına da buradan başlayacağız” diye konuştu.

“Türkiye ayağa kalkmadan, bölgemizin de medeniyetimizin de ayağa kalkmayacağını, kalkamayacağını her vesileyle bir kez daha görüyoruz, anlıyoruz” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Üzerimizdeki yük, sorumluluk ağırdır ama bir o kadar da şereflidir. İnovatif, yenilikçi çalışmalar yürüten firmalarımız, TİM gibi çatı kuruluşlarımız, kamunun ilgili tüm birimleri tempolarını ve hedeflerini bu bilinçle sürekli ileriye taşımak mecburiyetindedirler. Türkiye’nin 2023 hedefleri ancak yenilikçi bir anlayışın üzerine inşa edilebilir. Her alanda büyük bir dönüşüm, değişim geçiren Türkiye’nin inovasyon konusunda da aynı performansı ortaya koyacağına inanıyorum. Bu konuda ümit verici gelişmeler görmekle birlikte, henüz kat etmemiz gereken büyük bir mesafenin bulunduğu açıktır. İnovasyon, hayatımızın bir parçası haline gelmezse, eğer bunu başaramazsak, işin asıl kaymağını başkalarına bırakıp sadece hamallığını yüklenmekten kurtulamayız. Emeğimizin asıl karşılığını ancak üretimi tasarımla, markayla bütünleştirdiğimizde alabiliriz.”

Son dönemde kat edilen mesafenin hiç de küçümsenemeyecek seviyede olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Örneğin, 2001’de 76 bin olan Ar-Ge insan kaynağı sayımız, 2016 itibarıyla 224 bini geçti. Yine 2001’de yüzde 0,54 olan Ar-Ge harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılamız içindeki payı, 2016’da yıllık 20 milyar lirayı aşarak yüzde 1,06 seviyesine yükseldi. Yeterli değil. Hedef, yüzde 3. Bunu başarmamız lazım. 2002-2015 arasındaki yerli patent başvuru sayısı 37 bini geride bıraktı. Geçtiğimiz yıl itibarıyla imalat sanayindeki girişimlerin yüzde 55’i, hizmet sektörünün ise yüzde 47’si yenilikçi faaliyetler yürütür hale geldi. Küresel inovasyon endeksinde 128 ülke içinde 42. sıraya yükselmiş bulunuyoruz ama endüstriyel tasarım alt başlığında Çin, İtalya ve Kore ile birlikte ilk sırada bulunuyoruz. Tüm bu gelişmelerin olumlu neticelerini büyüyen ekonomimiz ve artan ticaret hacmimiz üzerinde görmeyi ümit ediyoruz. Türkiye İnovasyon Haftası’nı bu bakımdan geldiğimiz yerin ve hedeflerimizin muhasebesini yapmamıza vesile olacak bir etkinlik haline de dönüştürmeliyiz. Cumhurbaşkanı olarak bu doğrultuda yapacağımız tüm çalışmalarda desteğimin yanınızda olduğunu bilmenizi özellikle istiyorum” ifadelerini kullandı.

“İNOVASYON, HER ŞEYDEN ÖNCE BİR ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, inovasyon kavramına çok farklı açılardan yaklaşanların da bulunduğunu belirterek, bugün bazılarının inovasyon hakkında söylenecek sözün kalmadığını ifade ettiklerini söyledi.

1899’da Amerikalı Patent Dairesi Başkanı’nın “icat edilecek veya icat edilebilecek her şeyin icat edildiğini” söylediğini, diğer yandan inovasyonun “mevcut ürünlerin kılıflarını değiştirmekten ibaret bir kandırmaca” olduğunu öne sürenlerin de bulunduğunu anlatarak, inovasyonun iyi bir aksesuar ve görünürlük aracı olduğuna inananların bulunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bence inovasyon bunların hiçbiri değil. O başka bir şey. İnovasyon, her şeyden önce bir zihniyet değişikliğidir, bunu anlamamız lazım. Buna adeta bir güncelleme de diyebiliriz. Mevcuttan memnun olmayan ya da mevcuttan daha iyisinin mümkün olduğuna inanan bir zihniyet, inovasyonla kendine yeni bir yol aramaya başlar. Dünyayı insanlar için daha kolay, daha müreffeh ve daha huzurlu bir yer yapma iddiası, ancak sabırla ve sebatla yürütülebilecek bir süreçtir. ‘Garantili yaşayayım’, ‘rahatıma bakayım’, ‘memur olayım’ düşüncesindeki bir zihniyetin inovasyon faaliyetiyle hiçbir ilişkisi olamaz. İnovasyonun yolu, daha önceki yıllarda da sizlere ifade ettiğim gibi, Zihni Sinir projeleri diye karikatürize edilen yeni fikir üretimine açık olmaktan, icat çıkarma denilen yenilik direnişine karşı mücadele etmekten geçiyor. Bu aşamadan sonra yapılması gereken; fikrin hayalden gerçeğe dönüştürülmesi ve son olarak da müşteriye sunulması, yani ticari hale gelmesidir. Mevcut durumdan rahatsız ve iddia sahibi çalışkan bir zihin, bu üç adımın birbirinden ayrı olmadığını gayet iyi bilir. Çünkü somutlaştırılamayan fikir sadece hayaldir. Ticarileşmeyen, yani insanlara fayda ve artı değer sunamayan bir çaba, 40 yılda öğrenilmiş 40 adım öteden bir ipliği iğne deliğinden geçirme becerisi gibi israftır, gereksizdir” şeklinde konuştu.

“DÜNYANIN HER KÖŞESİNDEKİ İNSANLARIN REFAH VE HUZUR İÇİNDE YAŞAMASINI İSTİYORUZ”

İnovasyon, sadece dar bir kesimin değil, tüm insanların faydasını gözeten bir anlayışla yürütülmesi gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir taraftan artı değer oluşturan ama aynı zamanda istihdam sağlayan bir zihniyetle inovasyona yönelmeliyiz. Bu yaklaşım, ister istemez reel sektörü esas, finans sektörünü ise ona yardımcı olarak kabul eder” dedi.

Finans sektörü denilince akla hemen son günlerdeki kur dalgalanmalarının geldiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bazıları döviz kurunun artmasının arkasındaki gerçekleri, oynanan oyunları, kimlerin bunu niye yaptığını görmek istemiyor. Döviz yerine milli paramızı kullanma kararımız, bir başka ülkenin ekonomisi aleyhine bir faaliyet asla değildir. Biz kendi ülkemizle birlikte dünyanın her köşesindeki insanların da refah ve huzur içinde yaşamasını istiyoruz” ifadelerin kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşması sırasında etkinliğe turkuvaz renkli tişörtlerle katılan, 140 üniversiteden 2 bin İNOVATİM üyesine seslenerek, “Şimdi turkuvaz gençliğini karşımda görünce gönlüm açılıyor. Çünkü turkuvaz bizim rengimizdir, bizimdir. Şöyle lügatte de ansiklopedide de şöyle bir turkuvazın neler getirip götürdüğünü bir incelerseniz, nasıl bir gönül huzuru sağladığını da orada ayrıca görürsünüz. Turkuvazın bir de bu özelliği var. Kırmızıyla arasındaki fark budur, onu da söyleyeyim” diye konuştu.

“FAİZLERİN YÜKSELMESİNE KARŞIYIM”

Tarihten bir olayı aktarmak istediğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1970’lerde ABD’nin işsizlik ve durağan talep nedeniyle faizleri yükseltme kararı aldığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kararın 1980 ile 1985 arasında doların, yen, mark, frank ve sterlin karşısında yüzde 50 değer kazanmasıyla sonuçlanınca ülkenin ihracatının çöktüğünü söyledi. Yönetimin, finans sektörü para kazanmayı sürdürdüğü için önce bu durumu pek önemsemediğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Krizden etkilenen imalat şirketleri servis sağlayıcılar ve çiftçiler ise dış rekabete karşı korunmalarını talep eden kampanyalar başlattılar. Ülkenin üretime dayalı küresel şirketleri de buna katılınca korumacılık içeren yasalar birer birer kongreden geçmeye başladı ancak bu tedbirler, dünya ticaretinin daha da daralmasıyla gelir dengesinin daha da bozulmasıyla sonuçlandı. Sonunda Amerika, Batı Almanya, Fransa, Japonya ve İngiltere’yle bir araya gelerek, 1985-1987 arasında doların yen karşısında yüzde 51 değer kaybetmesinde anlaştılar. Dünya bugün de benzer bir durumla karşı karşıyadır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tüm dünyada, reel sektörün hasmı olarak gördüğü kurun da faizlerin de yükselmesine karşı olduklarını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çünkü biz yatırım istiyoruz. Biz istihdamın artmasını istiyoruz. Biz üretim istiyoruz. Biz ülkemizdeki yatırımcının, girişimcinin dünya ile rekabette gücünün artmasını istiyoruz. Bunun için içeride kendi milli paramızı, dış ticarette muhataplarımızın milli parasını kullanma kararı aldık. İşte Rusya ile görüştük, yaklaşık 1-1,5 yıl oluyor, dedik ki ‘Biz sizden ne alıyorsak Rus rublesiyle alalım.’ İran’la konuştuk, ‘Sizin paranızla alalım.’ O zaman dinardı, şimdi onlar da kendi öz paralarına geçiyorlar. Çin aynı şekilde, ‘Siz de bizden ne alıyorsanız Türk lirasıyla alın.’ Mutabık kaldık ve Merkez Bankalarımıza da talimatı verdik. Çünkü paradan para kazanan, bunu insanların kahir ekseriyetinin işini, aşını kaybetmesi pahasına yapan anlayışı doğru bulmuyoruz. İnovasyonu mümkün kılan zihniyetle de işte burada buluşuyoruz. İnovasyon, dar bir azınlığın refahı için paradan para kazanmaya da hiçbir şey üretmeden para kazanmaya da karşıdır, karşı olmalıdır. Bu yöntemle para kazanmak, üretimle fayda sağlamakla huzuru ve refahı öne çıkarmakla mümkündür. En azından biz öyle görüyoruz.”

“MUVAFFAK OLANA DEK VAZGEÇMEMEK ZORUNDAYIZ”

Açıklanan ekonomik destek paketine göre; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile iki bankanın iş birliği yaparak KOBİ’lere düşük faizli kredi vereceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “işte finansmanda inovasyon budur. Yani reel sektörün desteklenmesidir. Bu sene Türkiye İnovasyon Haftasında gündeme gelen tüm konuların kısa sürede ticarileşecek seviyeye ulaşmasını özellikle diliyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Küresel dünyanın geleceğinde söz sahibi olabilmek için, çevremize görerek bakmayı alışkanlık haline getirmeliyiz. Denemekten ve yanılmaktan, yine denemekten ve yine yanılmaktan ta ki muvaffak olana dek vazgeçmemek zorundayız. Üstadın dediği gibi: ‘Tohum saç, bitmezse toprak utansın, hedefe varmayan mızrak utansın.’ Sizden beklentim; bize ait ve dünyayla entegre hizmetler ve ürünler üretmeniz, dış ticaretimizi artırarak diğer ülkelerle güçlü ekonomik ilişkiler kurmanız, istihdamı genişletmenizdir” şeklinde konuştu.

“ÇOK SİNSİ BİR DİZİ OYUNLA BİZE DİZ ÇÖKTÜRMEYE ÇALIŞTILAR”

Türkiye’nin 14 yılda elde ettiği başarılarla yenilikçiliğin faydalarını gördüğünü, bu lezzeti tatmış bir ülke olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Buna karşılık son 3 yılımız yenilikçilik yolunda harcamamız gereken zamanı ve enerjiyi farklı konulara yöneltmeye zorlandığımız bir dönem oldu. Faizlerden vadelere, dış ticaretten yatırımlara, kadar her alanda Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine ulaştığımız 2013-2014 yılları aynı zamanda istikrar ve güven ortamımıza yönelik en büyük saldırıların da başladığı dönemdir. Şundan emin olunuz: Türkiye şayet Gezi olaylarını, FETÖ’nün 17-25 Aralık emniyet, yargı ve 15 Temmuz silahlı darbe girişimlerini, PKK ve DEAŞ örgütlerinin kanlı eylemlerini yaşamamış olsaydı bugün çok başka bir noktada bulunacaktı. 800 milyar doları aşan millî gelirimiz, trilyon dolara dayanmış olacaktı. 410 milyar doları bulan dış ticaretimiz 600 milyar dolarlara yaklaşacaktı. Düşen petrol fiyatlarının etkisiyle dış ticaret açığımız azalacak, yatırım imkanlarımız artacaktı. Büyüme oranımız yüzde 6-7’lerden aşağı düşmeyecekti. Faiz oranları biliyorsunuz 4,6’ya kadar düşmüştü, yüzde 3’lere gerileyecekti. Enflasyon, bu rakamın da altına inecekti. Bu verilerin sağladığı güç ve imkanla Suriye’de ve Irak’ta çok daha etkin bir politika izleme imkanına sahip olacaktık. Fakat çok açık, çok kirli, çok sinsi bir dizi oyunla elimizi-kolumuzu bağlamaya, bize diz çöktürmeye çalıştılar. Malumunuz olduğu üzere, biz 2013 yılında IMF’ye olan borcumuzu sıfırladık, bu kurumla olan ilişkilerimizde yeni bir döneme girdik, şimdi onlar bizden borç istiyor. 5 milyar dolar verir misiniz diye? ‘Verebiliriz dedik.’ bakın nereden nereye geldik.”

“TÜRKİYE, AYAKLARI ÜZERİNDE DURAN BİR ÜLKEDİR”

Göreve geldiklerinde IMF’e borcun 22,5 milyar dolar olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Merkez Bankası’nın döviz rezervi 27,5 milyar dolardı. Merkez Bankamız da artık çok daha güçlü bir şekilde ayakları üzerinde rahat rahat duruyor. Aradan 3,5 yıldan fazla zaman geçmiş, birileri hala; IMF’le anlaşma yapın, borç alın, ekonomik ve siyasi bakımdan yeniden bu kurumun kontrolüne girin diye bas-bas bağırabiliyor. Bunlar vatana ihanet ediyorlar. Niye biz IMF’ten borç alacağız? Bizim böyle bir derdimiz yok, Türkiye artık ayakları üzerinde duran bir ülkedir. Biz şu anda dünyanın en az gelişmiş ülkelerine 1. sırada Amerika’nın yardım ettiği, 2. sırada bizim yer aldığımız, 3. sırada İngiltere’nin yer aldığı bir donör durumundayız. Eğer bunu milli gelire göre hesap ederseniz biz 1. sıradayız, bu noktadayız. Çünkü biz veren el alan elden hayırlıdır diye buna inanmışız. Onun için de en az gelişmiş ülkelere yardımlarımızı sürekli devam ettiriyoruz” ifadelerini kullandı.

“NATO’nun bir komutanı Türkiye’de darbe yapmaya kalkıştıkları için görevden alınan, tutuklanan subayların yasını tuttuğunu açıkça söyleyebiliyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa Birliği’nin siyasetçileri ve bürokratları kendi değerlerine, kendi ilkelerine sırtlarını dönme pahasına Türkiye’ye ayar vermeye çalışıyor. Pek çok yerde başka ülkeler söz konusu olduğunda asla öne sürülmeyen kriterler, ölçüler, çıtalar sıra bize geldiğinde bir anda ortaya konulabiliyor. Daha açık bir ifadeyle, Türkiye’nin geldiği noktadan ve ulaşmak istediği yerden rahatsız olanlar bu duygularını ve niyetlerini saklayamıyor, bir şekilde bunu ifade ediyorlar. Biz ne olup bittiğini gayet iyi biliyoruz. Bu meselelerle uğraşırken, daha önceki başarılarımızı nasıl elde ettiğimizi unutmuş değiliz. Hem krizlerle mücadele edecek, hem kalkınmamızı, gelişmemizi, büyümemizi sürdürecek, hedeflerimize doğru yürüyüşümüzü kesintiye uğratmayacak bir yaklaşımla çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Peki, ben buna ne diyorum? Gençler, ben buna siyasi inovasyon diyorum, bunun farkı bu. Milletimizle birlikte üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir meselemiz olmadığını geçtiğimiz 14 yılda defalarca ortaya koyduk. Komşumuz, Avrupa Kalkınma Bankası ve çevresinden 400 milyar avro destek aldı; düşünebiliyor musunuz? Ama biz hamdolsun böyle bir kapı çalmadık, böyle bir duruma da düşmedik. İnşallah bugünkü sorunlarımızı da aynı şekilde çözecek, işte milletim ne yapıyor? Yastığının altında ne var-ne yok gidiyor TL’ye dönüştürmek suretiyle, ben nasıl ki diyor 15 Temmuz’da meydanlara çıktım, silahlara karşı, uçaklara karşı silahsız olarak bayrağımla yürüdüysem, bugün de kendi param için her şeyimi seferber ediyorum diyor” diye konuştu.

“2023 HEDEFLERİMİZDEN TAVİZ VERMEDEN YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”

Gençlere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu millet büyük bir millet. ‘Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan’ diyor ya şair, işte yürüdüğün zaman millet arkandan yürür. Ve 2023 hedeflerimizden taviz vermeden yolumuza devam edeceğiz. Bütün engellemeleri yaptılar, Yavuz Sultan Selim Köprümüzü açtık. Şimdi 20 Aralık’ta inşallah Marmaray’dan sonra Boğazın altından Avrasya Tünelini de açıyoruz. Marmaray, malum raylı sistem, neredeyse şurada 3-3,5 yıl içerisinde Marmaray’dan geçen yolcuların sayısı 2 milyona yaklaştı; ne büyük iş görüyor görüyorsunuz. Orada sis-mis geçerli değil. Şimdi Avrasya Tüneli, çift katlı, oradan da otomobillerimizle rahatlıkla karşıdan karşıya geçeceğiz. Bu da İstanbul trafiğini ciddi manada inşallah rahatlatacak. Ve bütün bunlar engellemelere rağmen yapılıyor. Körfez Geçişi, işte bu sürede yapıldı. Şimdi inşallah 18 Mart’ta Çanakkale Köprüsünün temelini atıyoruz. Arkasından yeni bir adım daha, o da Kanal İstanbul’un ihalesini inşallah 2017 içinde yapıyoruz. Karadeniz’i Marmara’ya bağlayacağız Kanal İstanbul’la. Ve bununla da kalmayacağız, tabii 2018’in ilk çeyreğinde de dünyanın 1 numaralı havalimanının açılışını yapacağız. Bakın şu anda bulunduğumuz yer, İstanbul’da böyle bir salonumuz yoktu bizim, şimdi yerin altında bu muhteşem salonu bütün engellemelere rağmen yaptık. Aynısını Ankara’da yaptık, aynısını şu anda Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin içinde yaptık. Bunlar bizim ayrıca işte bu tür etkinliklerde, kültürel etkinliklerde Türkiye kendi şanına yakışanı bir an önce gerçekleştirsin diye attığımız adımlar. Daha güzelleri de olacak inşallah. Türkiye şu anda sadece geleceğe bakıyor, ama geçmişten şöyle ders alarak bunu yapıyor” dedi.

turkiye-ihracatcilar-meclisi-tim-inovasyon-haber-istanbul-1 turkiye-ihracatcilar-meclisi-tim-inovasyon-haber-istanbul-2turkiye-ihracatcilar-meclisi-tim-inovasyon-haber-istanbul-3 turkiye-ihracatcilar-meclisi-tim-inovasyon-haber-istanbul-4 turkiye-ihracatcilar-meclisi-tim-inovasyon-haber-istanbul-5 turkiye-ihracatcilar-meclisi-tim-inovasyon-haber-istanbul-7

Millet eğilmez Türkiye yenilmez

Video

HABERLER

Takvim

Aralık 2016
P S Ç P C C P
« Kas   Oca »
 1234
567891011
12131415161718
19202122232425
262728293031  

REKLAMLAR

HABER BURDA